Hamilelik süresince stres yaşayan anne adaylarının prematüre doğum riski dört kata kadar daha yüksektir. Gebelikte yaşanan şiddetli stres bebeğin kortizol seviyesini önemli ölçüde yükseltmektedir. Bu da bebeğin daha ileriki yaşlarda daha kaygılı olmasına neden olmaktadırYapılan araştırmalar, anne karnında uzun süre ve yoğun strese maruz kalan bebeklerin bağışıklık sistemlerinin, duyusal sistemlerinin ve beyin gelişimlerinin olumsuz yönde etkilenebileceğini ortaya koyuyor.
Prematüre bebekler duyusal işlemleme problemleri açısından riskli kabul edilir ve bu risk hem anne karnındaki bebeğin nörobiyolojik gelişiminin kesintiye uğramasına hem de yeni doğan yoğun bakım ünitesinin ortamında edindiği duyusal deneyimlerin sonucudur. Bu yetersiz deneyimler duyu sistemlerinin gelişimini ve işleyişini olumsuz etkileyebilir.
Doğum sonrası süreçte ses, dokunma, hareket, koku ve görme gibi çevresel uyaranların deneyimlenmeye başlanması duyu sistemlerinin gelişimi için çok önemlidir. Bu deneyimler, gelişen beyindeki duyusal bağlantıların oluşturulması ve sürdürülmesinde önemli bir yere sahiptir.
Bebeklik döneminde görülen duyusal entegrasyon problemleri ilerleyen yaşlarda da devam edebilmekte olup, okul çağında da prematüre doğum hikayesi olan çocukların özellikle görsel-motor entegrasyon, motor planlama becerisi ve dispraksi gibi alanlarda değerlendirilmesi gerekmektedir.
Prematüre çocuklar, özellikle somatosensoriyel kayıtta ve duyusal modülasyonda problem yaşamaktadır bu çocuklarda davranışsal hiporesponsivite yanı sıra duyusal uyaranlara aşırı duyarlılık bulunduğu belirtilmektedir. Prematüre çocuklarda duyusal işlem bozukluklarının değerlendirilmesi ve takibi bebeklikten sonra en az okul çağına kadar devam etmelidir.
Erken doğan çocuklardaki duyusal temelli problemlerin erken dönemde tespit edilmesi, postüral kontrol, yürütücü işlevler, koordinasyon, motor planlama ve yürütmenin gelişimini için oldukça önemlidir.
Comments